Başkan Donald Trump, ticaret savaşına ek bir belirsizlik katmanıyla devam ediyor ve son zamanlarda “karşılıklı tarifelerinden” bazı tüketici elektroniği ve kritik teknoloji bileşenlerini muaf tutma kararı aldığını açıkladı. Bu hamle, özellikle ABD teknoloji şirketlerine yarar sağlayarak hisse senedi piyasasını kısa vadede canlandırması bekleniyor. Ancak, tahvil ve döviz piyasaları farklı bir tepki verebilir, çünkü giderek artan şekilde dolar bağımlılığının azaldığını gösteren işaretler, ABD varlıkları için uzun vadeli riskler yaratmaktadır.
Trump’ın Hisse Senedi Piyasasında Büyüme: Sürdürülebilir Mi? Trump, tarihsel olarak ABD hisse senedi piyasalarında büyük ralliler başlatma yeteneğini göstermiştir ve bu tarifelerden muafiyetler muhtemelen piyasa kazançlarını daha da artırabilir. Çarşamba günü, ABD hisse senedi endeksleri, Trump’ın bazı tarifelerine 90 günlük bir ara verme kararını açıklamasının ardından önemli bir artış gördü, ancak Çin için tarifelerin oranı hala artırıldı. Bu açıklama, “Kurtuluş Günü” tarifesi açıklamasının ardından kaybedilen 6 trilyon dolarlık piyasa değerinin bir kısmının geri kazanılmasına yardımcı oldu ve başlangıçta dünya çapındaki yatırımcıları şaşırttı.
Piyasa momentumuna katkıda bulunan bir diğer faktör, ABD Gümrük ve Sınır Koruma’nın Cuma akşamı, akıllı telefonlar, bilgisayarlar, yarı iletkenler ve çip yapma ekipmanları gibi önemli ithalatları tarifelerden muaf tutan yeni bir talimat yayımlamış olmasıdır. Bu muafiyetlerin, özellikle teknoloji yatırımcıları için hisse fiyatlarını daha da artırması bekleniyor ve Wedbush analisti Dan Ives, bu hamleyi “teknoloji yatırımcıları için mümkün olan en iyi haber” olarak tanımlayarak sektördeki endişeleri büyük ölçüde hafifletmiştir.
Tahvil ve Döviz Piyasaları Belirsizlikle Karşılaşıyor Hisse senedi piyasalarındaki iyimserliğe rağmen, tahvil ve döviz piyasaları daha fazla şüphecilik göstermektedir. ABD doları ve Hazine tahvillerindeki son satışlar, kısa vadeli hisse senedi yatırımcılarının tarifelerdeki indirimlere olumlu tepki vermesine rağmen, uzun vadeli tahvil ve döviz yatırımcılarının hala temkinli olduklarını göstermektedir. Trump’ın tarifeleri askıya alma kararı, Hazine tahvillerinin getirisini geçici olarak düşürdü, ancak bu getiri haftanın ilerleyen saatlerinde yeniden artmaya başladı, bu da tahvil piyasasında devam eden endişeleri gösteriyor.
ABD dolarından yapılan kaymalar dikkat çekici hale gelmiştir ve eski Hazine Bakanı Larry Summers, ABD tahvillerini gelişmekte olan piyasa ülkelerinin tahvillerine benzetmiştir. Summers, bu tür davranışların ABD varlıklarına olan güvenin kaybedildiğini gösterdiği konusunda uyarıda bulunarak, küresel yatırımcıların giderek daha fazla dolar alternatifi aradığını belirtmiştir. Deutsche Bank’ta FX Araştırma Başkanı olan George Saravelos, piyasanın aktif bir şekilde dolar bağımlılığını azalttığını ve bunun ABD finansal sisteminin uzun vadeli istikrarı üzerinde derin etkiler yaratabileceğini söylemiştir. Saravelos’a göre, bu dolar bağımsızlaşma süreci beklenenden daha hızlı ilerliyor ve bu sürecin düzenli bir şekilde nasıl ilerleyeceği hakkında endişeler bulunuyor.
Büyük Resim: Dolar Bağımlılığının Azalması ve Sonuçları ABD varlıklarından devam eden kaymalar, yeni bir gelişme değil, ancak mevcut jeopolitik ve ekonomik iklim tarafından şiddetlendirilmiştir. ABD varlıkları satıldıkça, yatırımcılar dolar likiditesini biriktirmeye daha az istekli hale gelmişlerdir, bu da volatilitenin artmasına yol açmaktadır. Bu durum, küresel finans dünyasında daha derin bir eğilimi yansıtmaktadır: ABD ekonomik politikalarının istikrarına olan güvenin azalması, özellikle Trump’ın liderliği altında. Bu değişikliğin sonuçları, dolar bağımsızlaşma eğilimi hızla devam ederse, küresel finansal sistem üzerinde geniş çaplı etkiler yaratabilir.
Sonuç: ABD Piyasalarının Geleceği Ne Olacak? Trump’ın hamleleri, hisse senedi piyasasında hemen olumlu bir etki yapmış olsa da, bu önlemler, tahvil ve döviz piyasalarındaki endişeleri yatıştırmaya yetmemiştir. Dolar bağımsızlaşma eğiliminin büyümesi, yatırımcıların ABD varlıklarının uzun vadeli istikrarına olan güvenlerini kaybetmeye başladığını gösteriyor. Küresel yatırımcılar giderek daha güvenli alternatifler ararken, ABD finansal piyasalarının bu değişen dinamiklere nasıl uyum sağlayacağı henüz netlik kazanmış değildir. Hisse senedi piyasasındaki kısa vadeli kazançlarla, tahvil ve döviz piyasalarındaki uzun vadeli riskler arasındaki devam eden çekişme, önümüzdeki aylarda finansal manzaranın belirleyici özelliği olmaya devam edecektir.